'Sor'gulayarak 'Oku'manın Güzelliği 7. Yılında

Yayınlandı: 02/02/2009 / Kurumsal Duyuru
Etiketler:

ŞİİR OKUR MUSUNUZ? / YORUMLAR MISINIZ?

Değerli Okur,

İnsanlığın ortak “değeri” şiirleri daha iyi “yaşayabilmek” adına görsel-işitsel şiir klipleri hazırlanacaktır.

Bu çalışmalarda katkıda bulunmak isteyen siz okurumuz;
Sesine ve şiir yorumlamanıza güveniyor ve ben katkıda bulunurum diyorsanız…

Bu sayfamızda ve şu sayfamızda yeralan şiirlerden birini ya da ikisini yalın sesle okuyarak/yorumlayarak oluşturacağınız ses dosyalarınızı “Şiir Yorumu” başlığı altında iletişim adresimize, bir e-posta ekinde (varsa, mesajınızla birlikte) gönderiniz.

Bize ulaşan şiir dosyaları görevli ekip tarafından değerlendirilecektir. Ve seçilen dosya sahipleri, bundan böyle hazırlanacak görsel-işitsel video kliplerinde sürekli şiir seslendirmesi/yorumlaması yapacaklardır.

Ön Şartlar:

1- Yorumsuz Blog’a hangi amaçla olursa olsun, gönderdiğiniz ses dosyalarının yayım hakları Yorumsuz Blog’a ait olup, iade edilmez.

2- Gönderilen ses dosyalarını yayımlayıp, yayımlamama hakkı Yorumsuz Blog’a aittir.

15 Mart 2009
Yorumsuz Blog Yönetimi
www.yorumsuzblog.org


02 Şubat 2009

Değerli Okur,

7. Yılda da “Sor“gulayarak “Oku“manın güzelliğini seçtiniz. Teşekkür ederiz…

“Sor”gulamanın ve “Oku”manın kolaylığını, özgürlüğünü, özgüNlüğünü, mutluluğunu herkes tatsın diye yola çıktık, yedi yıl önce, 3 Şubat’ta.

Gururla söylüyoruz ki, “özgür ve özgüN beyinlerin” yazdığı, Türkiye’nin alanındaki en deneyimli sitesiyiz.

Özgür ve özgüN beyinlerin” yorumlarını yaptığı, Türkiye’nin en orijinal sitesiyiz. Orijinalliğimiz; Yorumcu okurlarımızın “özgür ve ÖzgüN beyinlere” sahip oluşundadır!.

Yorumsuz Blog, düşünür-yazarlar(ın)a “methiye” düzeyinde yazılar yayımlamayan tek site oluşunu, tek başına sürdürmektedir.

Dile kolay, 7. yılda yaklaşık beş milyon ziyaret…

Bunlara rağmen durmuyoruz; Evrensel düşünen özgür “düşünür-yazarlarımız”la ve özgür “oku”r-yazarlarımızla çalışmaya, düşünsel üretimimizi artırmaya devam ediyoruz…

Bunu değerli okurlarımızın; yani sizin katılımınız ve katkılarınızla yapıyoruz.

Yorumsuz Blog, katılımınız ve düşünsel paylaşımınızla değerlenecektir!

Duamız; “Nice yedi yıllarda, birlikte düşünelim… Ama aynı düşünce ile değildir.

Tüm “Oku”rlarımıza ve yazarlarımıza çok teşekkür ederiz.

Selam ve sevgilerimizle

YORUMSUZ BLOG YÖNETİMİ
www.yorumsuzblog.org

yorum
  1. Dilek Y. dedi ki:

    Nice yıllara inşallah, hep birlikte… İyi ki varsınız. Sevgiler

  2. KGökdoğan dedi ki:

    NİCE YEDİ YILLARA…

    “Bu gün buradayız ve göründüğümüz gibiyiz” diyebilmek için “dün neredeydik ve ne halde idik?” sualine doğru cevaplar vermek gerekir.

    Evet… bu gün buradayız ve bu günkü görüntümüzü geçmişteki “doğrularımız” ve “yanlışlarımız” üzerine inşâ ettik. Yarınlarımızı da bu günlerimizdeki tecrübelerimiz üzerine inşâ edeceğiz.

    Çocukluktan ergenliğe, taklitten tahkike, imandan îkana, hamlıktan pişkinliğe, pişkinlikten yanmaya geçiş yapmak “sancısız, çilesiz ve acısız” olmuyor. Yeniye, yepyeniye, “özgünlüğe ve özgürlüğe” kapı aralayan… aralarken de “fikir sancıları, fikir çileleri ve fikir acıları” çeken “YORUMSUZ BLOG YÖNETİMİNE” ve “YORUMSUZ BLOG OKURLARINA” ‘yazarak öğrenmeye çalışan bir Yorumsuz Blog okuru olarak’ teşekkür ediyorum.

    Gerçeği aramak için yazmak,
    gerçeği aramak için okumak,
    gerçeği aramak için yorumlamak,
    gerçeği aramak için eleştirmek,
    gerçeği aramak için katılımda bulunmak…
    dünden bu güne,
    bu günden yarına “gelişerek” ilerleyen YORUMSUZ BLOG’da bir başka güzeldir.

    Daha nice güzelliklere ve nice yedi yıllara yelken açmak dileğiyle.

  3. sıfır dedi ki:

    Selam yolcular… Her yazıda bakış açılarımı değiştiren, ufuk çizgimi yükselten ruhumu gönlümü aydınlatan özde yazılarınıza özden teşekkür ediyor… her gün yazılarınızı hasretle bekliyor… başarılar diliyorum…

    Nice YEDİ li yıllara… Dua ve himmetle…

  4. veysel dedi ki:

    Hayatımda birilerinin belirip te kendimden kendime olan yolculuğumda yardımcı olması ne güzel.

    Hayatı hatalardan ibaret saymayıp, sürekli sorgulamak, araştırmak ve doğruyu bulmaya çalışmak ne güzel..

    Arınabilmek adına herşeyi göze alarak cesurca, göğsünü gere gere yılmadan yolunda ilerlemek, ne güzel.

    Ve ne güzeldir her fırsatta öğrenebildiklerini, birini daha aydınlatmak uğruna çaba sarf etmek.

    HAK, HAKIKAT yolu bu hayatta var. Bu yolda yoldaş olmuş, kardeş olmuş, bir olmuş sizlere yakın olmak ne güzel…

    Duamız bir inşallah, tüm dünya için.
    Teşekkürler bizlere vermiş olduğun bu fırsatlar için.

  5. Bülent GÖKÇEN dedi ki:

    Ağlamak istedim, gözyaşlarım yağmurcasına
    Rüzgâr olmak istedim, gülü okşarcasına
    Yanmak istedim, savrulup, kül olurcasına
    Sevmek istedim, bağrıma basarcasına

    Sevmek istedim, her zerremle her zerreyi
    Görmek istedim, kaldırıp gözlerimden perdeyi
    Bırak dediler, artık sen, şu görünen maddeyi
    Özlemedin mi? Meleklerle söyleşip, selam vermeyi

    Açılır sana, arş-ı alanın kapıları
    Selamlar seni, meleklerin, nurdan kanatları
    Bak gökteki yıldızlar gibi Allah’ın dostları
    Haydi can! Takip et, onları

    Nice canlar ürperir, ismini duyunca
    Sevdalanır o cana, gül kokunca
    Sevgiliye kavuşmaktır ölüm, vade dolunca
    Dosta dost olur, o canlar, dosta kurban olunca

    Kardeş! Göz görmez, sevda kalbe konunca
    Başka ses duymaz gönül, O’nu duyunca
    Neylesin dünyayı, can, Rabbini bulunca
    Rabbine kavuşmaktır, ten kafesinde, can solunca

    Yorumsuz Blog sevdalanan canların buluştuğu, candan bir meclistir. Canlara selam olsun…

  6. S.Y. dedi ki:

    Tüm Servetini Bir Takside Bırakıp Sırra Kadem Basmak… Kimin Harcı?

    İşte elleri klavyeye uzattıran BEN dediğimi tefekkür deryasına salan habere göre, bir ÇİFT, MADDİ olarak neleri var neleri yoksa pasaportlarına kadar her şeyi bir taksiciye, hazineye bağışlanmak üzere teslim edip çekip gitmişlerdi…

    Bunu onlara yaptıran neydi? Nasıl bir ölçüttü bu yaptıkları? Kayda değer miydi? Ya da şimdi NEREDE ne HALdeydiler?

    Gelin biraz hayal kuralım şimdi… Farz edelim ki bu iki ZAT ÖZe ERenlerden olma yolundalar ve HİÇBİR ŞEYSİZ olmaya, HİÇ olmaya, ZAHİRde horlanmaya, sokaklarda taşlar üzerinde yatmaya, OLMASI GEREKENİN BU OLDUĞUNDAN HİÇ SÜPHE DUYMADAN sırra kadem basarken bile, bir tek YEK DİĞERİNİN bildiği DOĞRUyu bilerek, sessiz sözsüz onaylıyorlar her çözümü… Ya BÂTINda?!!!…

    Bir EŞ ki, elini tutup HER ŞEYİ TERK EDİP HİÇ olarak SIFIR’a varıp, bir bilinmeze adım atma cesaretini veren İNSAN’a…
    Her şeyi geride bırakıp meçhule çıkan 2 EŞSİZ YOLCU gibi 1400 yıl öncesinden…

    İkinin 2. si olmuş bu ZATLARDAN biri ama 1’den zuhura çıktığını SEYRederek sürdürmüş bu bilincini!

    Bir EŞ ki ağaç altında gölgelenen bir YOLCU olduğunu daimi hatırlatır diğer parçasına ve önce maddi zincirlerden kurtarırlar kendilerini… Ölmeden ölmeye varmak için… Sonsuzluğu bu dünyada yaşamaya başlayan ve bu tavrı sırf bir küçük birim tefekküre dalsın diye aşikâre vurmayı göze alarak hikmetleri ortaya saçarak EŞine dayanarak yol alırlar…

    ÜZÜLME KORKMA ALLAH BİZİMLE BERABER DERKEN DİĞER YARILARINA…

    BİRR EŞ ki adı Musa ile Harun, adı Yusuf ile Yakup, adı İbrahim ile İsmail, adı Kamer ile Şems… BİRR eş ki adı ÂDEM İLE HAVVA…

    Cenneti, hicran sebebiyle dünyaya dönüştüren HALler yaşatır onlara…

    Değil mi ki bu ÇİFTler meydan okuyor ASR’a… Değil mi ki BENİ sorgulatıyor BANA… Sen BENİM İÇİN “N”den geçersin sorusunu EN SEVGİLİ SESİYLE fısıldıyor kulağıma…

    Elleri klavyeye uzattıran BEN dediğimi tefekkür deryasına salan bu ÇİFT, her şeyi teslim edip çekip gitmişlerdi… BENLİK hayali dışında VAR olmaya… Ve bu yetmişti terkiplerini SEYRimize sunana yine yeniden hayran olmaya…

    Bunu bir ÇİFT olarak yapmışlardı… Her şeyi çift yarattık diyen bir nidayı KİM ES geçip hangi yolda YALNIZ kahramanlık yapmakta bugün, bilmem ki?!

    El elden üstün ta arşa kadar derken Lütfi Filiz Efendi (ALLAH Rahmet eylesin), EL eli tutmak içindir, diyor aynı dilden…

    Bir EL ALSIN ELİMİ…
    Bükülmez kılsın belimi…
    Bir BİLGE Kİ -BEN- YAPSIN BENİ…
    Umursayıp DUYSUN SÖZÜMÜ…

    Gel bir el ver de bırakıp gidelim bu diyardan HUUU…
    Gel bir el ver de sıyrılıp yitelim bu varlıktan HUUU…
    GEL BİR EL VER DE GEL DEMEDEN KURTAR BİZİ…
    OLMAYAN ŞEYİ VERMEKTEN ÇEKİNMEYİZ HUUU…

    YALAN SANIRIM kimi çözümü
    Doğrular buruşturur BENİ”M” yüzümü!
    Herkes yolda gider BENden ÖTE!
    BEN “BEN” OLALI bulamadım ÖZümü…

    Yeni yaşını AŞKla büyüteceğiz inşaALLAH YORUMSUZ BLOG…

    SEVGİLİLER ki ayrı cinsten olmaz; TEK OLMUŞ gönüllerin MUHABBETİNDEN doğar, kadınına erkeğine, “şey”ine “eşya”sına bakmaz…

    SEVGİLERİMLE…

    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=812761&title=tum-servetlerini-taksiciye-birakip-sirra-kadem-bastilar

  7. merhamet dedi ki:

    Umarım o çift yaptıklarından pişman olmazlar.

    Elini boynuna bağlanıp asılmış kılma (Arapça deyim = cimrilikten kaçın)! Onu büsbütün açma da (müsrif de olma)… *Yoksa pişmanlık içinde oturup kalırsın.*
    (İsra, 29)

    Bazen şeytan insana kaldıramayacağı yükleri kaldırabileceğini telkin eder ki büsbütün insanı güçsüz düşürüp isyan noktasına getirsin.
    İlhamlarımızı dikkatle gözden geçirmeliyiz. Gelen ilhamın bizi nereye götüreceğini ayrıntılı düşünmeliyiz. Buna basiret derler.
    Herkesin bir kapasitesi var. Şahsen bu tavsiye edilen yolu bir zaman önce denedim, sonra da perişan oldum, kaldıramadım.
    Devir çok farklı bir devir. İnsanın namus, şeref ve hasiyetinden vazgeçmesi çok da kolay değil… Çünkü bu zamanda maddi imkan demek eşittir bunlar demek…
    İnanın bana çok da kolay değil bunu başarmak… Kapasitesini bilmediğimiz kişilere bu tip nasihatlar etmekten kaçınmalıyız bence… Her ne kadar doğru dahi olsa… Tabii yine de siz bilirsiniz.

  8. BirDOST dedi ki:

    Nice 7 yıllara, Yorumsuz(!), Sorgulayarak Okumalar…
    Yorum-la-ma-nın ne kadar tehlikeli olduğunu biraz da sen(!)den öğrendik
    galiba…

    Düşünüyorum da;
    ben varsam sen’de varsın,
    ben yoksam sen’de yoksun,
    sen varsan ben’de varım,
    sen yoksan ben’de yokum…

    Oysa ki;
    BEN var iken, ben yokum..
    BEN var iken, sen yoksun..
    sen hiç bir zaman var olmadın!..
    ben de öyle..
    Sadece O.

    ”La mevcude illa HU”

    H.İ.C

  9. BirDOST dedi ki:

    Hak suretidir âlem-i imkân ile Âdem
    Bundan güzeli nerede ki Cennet’te mi sandın

    Her yer ne güzel menba-ı hüsn, insan güzeli
    Sende bu cemâli, huri gılmanda mı sandın

    Her yerde, fakat arifin kalbindedir Allah,
    Yoksa sen onu arz-u semâvâtta mı sandın

    Dünyâ diyerek geçme sakın, burdadır her şey
    Mîzân ü sırât’ı mutlaka orda mı sandın?

    Cennet ü dûzah, gatmm ü sürür, zulmet ile nûr
    Yaptıklarının gölgesi, hâriçte mi sandın?

    Bilgin sana kıymet, talebin neyse osun sen
    İnsanlığı sâde yiyip içmekte mi sandın

    Hâlin ne ise müşteri sen oldun o hâle
    Noksanı meğer adl-i ilâhîde mi sandın

    Fikrim bu benim, virdim ise her lahzada âh
    Sen âh-ı ateş-sûzumu beyhude mi sandın

    Yeniler her âh ile Ken’ân ahd-i Elest’i
    Ahım acaba nefha-yı hâbîde mi sandın

    Kenan Rıfai
    ****

    ****
    Bazen bakıyorum hayata,
    bazen de çekiliyorum…
    Ne kadar sınırsız sonzuz.
    Seçenekler…
    Görünmekte.
    Aşk…
    Seçenek aşk…
    Şimdi sil baştan…
    Tekrar…
    Yeniden
    Aşk….
    Şimdi sil baştan
    “Reset”le pc’yi..:)
    Bazen şarkılar ne kadar anlamlı geliyor..
    Şiirler de.
    Sil baştan…
    Hayat ne garip…
    Oku, oku, oku…
    Ne kadar zevkli bazen hayat.
    BirDOST /// H.İ.C /// ???


    Sebnem Ferah – Sil Bastan

    Alternatif link:

  10. BirDOST dedi ki:

    SEVenler ÖLmez derdin ya…
    Kocaman bir yalanmış…
    Sevenler, ölürmüş…

    Ölmek için mi seviyorum?
    Sevdiğim için mi ölüyorum?

    Olmuyor dön sevgilim….
    Sensiz de olmuyor.

    Ayrılık da vardı kaderimizde..
    Bir zamanlar, sevgimizi paylaşmıştım…

    Sevgililer birbirini kıskanırmış…
    Ayrılığımızın nedeni bu muydu??

    Yorgunum, bitkinim…
    Yorulmaktan sevgilim.
    Yorulmak değil dileğim…

    Olmuyor dön sevgilim…
    Sensiz de olmuyor.

    Susss…
    Ayrıldık bir zamanlar…
    Belki de böyle gerekti,
    Şimdi sil baştan…

    Seninle öldüm sevgilim..
    Seninle söndüm,
    Şimdi bensizzzzim… ve sensizzzz…

    Arı misali…
    O çiçekten o çiçeğe…
    Rota belli, şaşmadan.
    Sana yol gösteren Arı’yı takip et…

    Kaynağa ermek için…
    Sonsuzzz ve sınırsızz çizzz..
    Arı misali…

    Bilir misin?!
    Arıların niye sonsuzzz ve sınırsızzz çizzzdiğini…

    ***”Rabbin bal arısına vahyetti”***

    Aşk ile…

    Her çiçekten öz’ü al…
    Git balını yap…
    Değerlendir.

    Sil baştan…
    Çizzz; sonsuzzz, sınırsızzz….

    Vesselâm…

    BirDOST///H.İ.C

    http://www.metacafe.com/watch/yt-K5E1i67otho/yusuf_g_ney_sens_z_olmuyor_2009_yen/

  11. HÜLYA dedi ki:

    Ben öyle dönerim ki BENü cihanda,
    Sarhoşluğum durduğumdan,
    Bakma dönmeden değil başım boşluğumdan
    Döne döne buldum BENi.
    Dönmezsem yok olurum sanki;
    Döndür MEVLAM kendine beni,

    HÜLYA dan Yorumsuz okurlarına sevgilerimle
    * * *

    Hayatın sayfalarında yazdım yazdım;
    Açtım baharda çiçekler gibi,
    Kalktım uyandım…
    Şeftali çiçeği gibi pembe,
    Erik çiçeği gibi beyaza çaldım,
    Kandım yandım mart soğuğun açtım;
    Açtım,
    Baktım,
    Aydım,
    Uyandım;
    Hayran kaldım gördüğüme, hayran kaldım kendimde bulduğuma;
    Ruhum dirildi de canlandı,
    Baharda çiiçekler gibi açtı,
    Ölüymüşüm bu can da BAHARda uyandım…
    …………
    NE DE GÜZELMİŞ UYANMAK; KÖR KUYULARDAN FIRLAYARAK ÇIKMAK…
    * * *

    Var sandıklarımıza hayat veriyoruz;
    Bizde yok ki; O nu
    Var sayıyoruz.
    Oysa ki var’a ulaştığımızda…
    BİR
    de bakıyoruz ki…
    YOK…
    Ezelden, ebede…
    Yok’u var edenden,
    Var’ı yok edene

    HÜLYA dan yüreğindeki sevgilerle…

  12. H.u dedi ki:

    Dur dedim, durduramadım durmazları..
    Hani büyüklerce, denen haylazları..
    Uzandığımda koparmışlığımı..
    Uzanamadığımda, koparamadığımda…
    Adına aşk dedim, sevgi dedim, dedim de dedim…
    Kelime dedim, kelime de ne ki …
    İsim koydum, sonsuzca…

    Neye yaradı ki, ne oldu ki, oldu mu yani…
    Ama oldurmıyanlar da yok değil hani…
    Öyle ya hani, yok… var gibi olsa da…
    Artık demiyorum, demiyeceğim de…
    Ben bendeyken, bana ne, sana ne…
    Tamam artık… De hadi… size ne…
    Hiç-bir-imize, kime ne…