sensiz-kalmakBiliyorum,
“Sen”idin ve yine “Sen”sin görünen her yönden.
Dememiş miydim; “Fazla naz âşık usandırır”…
Şimdi de “ben”im “Sen”i görmeye şevkim yok.

Biliyorum istemiyorsun böylece silinmek…
O halde dinle gönlümün sessiz ve sözsüz mesajını
İnan ki kolay olmadı
“Ben”den ayrı düşmüş “sen”i dünyamdan ve kalbimden silmek.

***

SENSİZ KALMAK
Yorumlayan: Muhammet Bener
Şiir: Kemal Gökdoğan
Video yapım: Ahmed İskender
YORUMSUZ BLOG

***

http://www.youtube.com/v/y5M1wVbexH4&hl=en_US&fs=1&

***

S E N S İ Z   K A L M A K

Bir gün “ben”i çağırırsan
“Sen”i duymayacağım.
Bir gün kapımı çalarsan
“Kim o” demeyeceğim.
Ne sana geleceğim
Ne sana döneceğim
Kapımı ise asla açmayacağım.

Bir zamanlar tatlı hayallerim
Uykularımda pembe rüyalarım
Gün ortasında hülyâlarım
Ümitlerimde solmayan çiçeğimdin.
Şimdi değilsin,  kabullensen de kabullenmesen de.

Biliyorum,
“Sen”idin ve yine “Sen”sin görünen her yönden.
Dememiş miydim; “Fazla naz âşık usandırır”…
Şimdi de “ben”im “Sen”i görmeye şevkim yok.
Biliyorum istemiyorsun böylece silinmek…
O halde dinle gönlümün sessiz ve sözsüz mesajını
İnan ki  kolay olmadı
“Ben”den ayrı düşmüş “sen”i dünyamdan ve kalbimden silmek.
Bu vakitten sonra tekrar merhaba diyemem,
Sana gelemem,
Sana “gitme!” diyemem.
Elvedâ “canım”
Elvedâ “bir tanem”
Şimdi “Sen”den başka sevdâlardayım
Ve seni yavaş yavaş unutmaktayım.

Bitmeyen serenâdlarla
Bir ömür boyu kapımdan gitmesen.
Mâtem püskülleri takıp karalar bağlasan.
Hatırı kırılmaz elçilerle
Ucu yanık mektuplarla
Cevap beklesen
Duyacağın tek şey:
“Kusura bakma gönlüm çok dar… Fakat
“Sen”den başka her sevgiliye yer var”.

Bir gün çağrına “kim o” dersem
İster  “Sen”im de
ister “Sensin” de
Hiç ümitlenme canım
Mavi boncuğuna
Bir daha asla aldanmayacağım
Kapımı sana ebediyen açmayacağım.

Hâlâ bekliyorsan, dışarımdaysan
Hâlâ bekliyorsan,  içerimdeysen
“Gölgen gibi ayrılamam” diyorsan
Ne olursun içimden de dışımdan da, “ben”den de
Hem uzakta kal, hem de unut.

Unut “ben”i bir an
Bir an da olsa “sensiz kalmak”
Kendimle baş başa olmak
“Ben”deki “sen”den ve “Sen”deki “ben”den özgürleşmek istiyorum.

Bırak “ben”imle yürümeyi bir an
Bir an da olsa sensiz dolaşmak
Yeşil vâdilerin serin havasını özgürce solumak
İlkbaharın gül bahçelerinde tek başıma yorulmak
Yaz sıcağında kavrulmak
Sonbahar rüzgârlarıyla sararmış yapraklar gibi savrulmak ve
Kışlar boyunca uyanmadan uyumak istiyorum.

Sevme “ben”i bir an
Bir an da olsa sevilmeden yaşamak
“Sen”den “başka”larını sevmek
Ve sevdiklerimle “sensizliğe” yelken açmak istiyorum.

İşitme beni bir an
Bir an da olsa öylesine şeyler söylemek
Çocukça çığlıklar atmak
Dilediğimce konuşmak istiyorum.

Görme beni bir an
Bir an da olsa göz hapsinden çıkmak
Gözetlenmeden gözetlemek istiyorum.

İsteme beni bir an
Bir an da olsa istenmeyen olmak
“Ben” de “sen”in kalbinden kopmak
Ve korkusuz “asla sana dönmeyeceğim” diyebilmek istiyorum.

Hayatından hayatıma hayat ve aşk nefesi üfleme bir an.
Bir an da olsa
“Sen”siz zirvelere tırmanarak aşksız ve soluksuz yaşamak
“Sen”inle başlayan
“Sen ve Ben” adlı derinlerdeki sevdâ mâcerama “son” gongunu vurarak

“Sen”siz,  “ben”siz  ve sessiz kalmak istiyorum

Kemal Gökdoğan
www.yorumsuzblog.org
kemalgokdogan@gmail.com

Not: Şiirin hikâyesel açıklamasını “Sevgiliye Mesaj” isimli yazıdan okuyabilirsiniz.
*  *  *

Zaman Değirmeninden Zamana Ve Aşka Dâir Rubailer

Dönüp Durma

Ne içimdesin, ne dışımdasın, ne benim karşımda
Feleğimi şaşırttın sen, dönüp durma başımda
Sana zaman diye bir ad takmışlar ey değirmen!
Esrarını çözemedim hâlâ, bu yaşımda

Musiki

Sana göre, ehl-i sohbetin sohbet zevki haramdır
Gönlü yanık bir âşığın Maşuk’la meşki haramdır
Her güzel nağmeyi haram ettin bizlere, hâlbuki
Âşık değilsen ey molla, sana musiki haramdır!

Zirvede Kalamazsın

Güneşin kemâle ermesi, zevale geçiştir
Buzun dağda kalışı, erimeye direniştir
Güneş tekrar doğar, fakat buzun faydası yok kimseye
Zirvede kalamazsın, attığın her adım iniştir.

Bir Tanem

Nimetler içinde bulduğum bir tanem benim
Zulmetler içinde bulduğum nur tanem benim
Kendini niye bu kadar gizleyip durursun
Güzeller içinde bulduğum bir tanem benim

Uyum

Mutluluğu arama hiç bir zaman ırakta
Uyumlular bulurlar mutluluğu vuslatta
Her bakımdan dengini ara bul, etme ihmal
Uyumsuzlar ararlar mutluluğu firakta

Aşk Ateşi

Bendeki bu aşk, Mecnun’da ne gezer?
Âteş-i aşkımı söndüremez denizler
İçin için yanan tıpkı bir volkan gibi
Patlamak istedikçe, kalbim onu gizler

Düşünce

Sildim gönülden onu, kalmadı serde düşünce
Yıllar yılı düşündürdü ben bu derde düşünce
Kalmadı hiç bir hatırasının kıymeti artık
Almadım verdiği mendili de yere düşünce

Benim

Devasız dertlerin tabibi benim
Bitmeyen savaşın galibi benim
Derbeder bir halim var Mecnun gibi,
Aşk cehenneminin garibi benim

Uykusuz

Sevgilim halimi sual edince ona dedim;
“Senin yokluğunda gözlerime uyku girmiyor”
“Öyleyse hemen sana geleyim” dedi, dedim ki;
“Sen yanımdayken de gözlerime uyku gelmiyor”

Vuslat mı Hicran mı?

Ey nazlı yârim! Gönlüm sana oldu hayran
Varlığında yokluğun kıldı beni hüsran
Bir haldeyken diğerine hazırladım kendimi
Hicranını vuslat bilirim, vuslatını hicran

Gül Yüzlü

Gül yüzlü yâr için engelleri aşmak güzeldir
Gül yüzlü yâr için gülşene* ulaşmak güzeldir
Gül yüzlüyü gülşende bulunca bırakılmaz
Gül yüzlü güzelle gülşende dolaşmak güzeldir

(*) Gülşen; gül bahçesi

Güzelliğinden Korkarım

Tasvire sığmayacak kadar güzeldir teni
Aklımı başımdan alıp mecnun etti beni
Nikâh için imama götüremem ben, zira
Korkarım tutar da kendine nikâhlar seni

Vuslatın Tadı

İnsana her cevri yapan feleğin kahrıdır
Yârin dönüp geleceği yer gönül şehridir
Ayrılıp kavuşmayan hiç anlamaz tadından
Vuslatı tatlı kılan, ayrılığın zehridir

Sevda Büker

Âşıklar gece gündüz gözyaşı döker demişler
Vuslata hiç ümidi kalmazsa çöker demişler
Hor bakma, aşkın gücüne kimseler dayanamaz
Yiğidin boynunu ancak sevda büker demişler

Alevlenir

“Mumu söndüren tek nefestir” der ehl-i hikmet
“Aynı nefesle üflenen ateş kuvvetlenir”.
Sevgi hicrana bağlıdır, yangın da rüzgâra
Küçükse hemen söner, büyükse alevlenir

Aşk Sarhoşluğu

Aşk sarhoşluğunun başkadır keyfi, başkadır zevki
Çoktandır kendimden geçemiyorum, yetiş ey sâkî!
Doldur şu kadehi çabuk, ömrümüz geçip gidiyor
Bilirsin kimse değildir bu fânî âlemde bâkî

Not: Dörtlükler İslâm felsefesi profesörü Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın “Zaman Değirmeni (Dörtlükler)” isimli şiir kitabından alınarak hazırlanmıştır. (Hazırlayan: Kemal Gökdoğan)
*  *  *

Sen benim, kendimi unutmuşluğumdun
bilincimden düşmüşlüğüm bıraktı her yeri sana,
ben çıktım aradan,
içimdeki aşk Seni çoğaltan, beni azaltan…


SEVDAM SENSİN, SIZIM SEN …
Yorumlayan: Cihangir Gökdoğan
Şiir: İsimsiz
Video yapım: Neslihan Güneş

http://www.youtube.com/v/ZWyFuAZinoQ&hl=en_US&fs=1&

…SEVDAM SENSİN, SIZIM SEN…

Şiirler seni anlattı en çok
varlığın sığmadı türkülere…
Sen benim lügatimdin,
üstüne binlerce anlam yüklediğim.
Sığınağımdı yüreğin,
korktuğum ne varsa unutturduğun.

Titreyen gönlüme usul usul dokundu varlığın,
Sen benim sızımdın;
kanattıkça içimi acıtan,
merhemi özünde gizli, derdime derman olan…
Sen benim özlediğimdin,
bir adımda gurbet yaşatan,
nefesime hasretler bırakan…

Bir meftundu gözlerin, izimi kaybettiğim.
Bir meçhul diyardı, gitmişliğin,
ardında tüm dillere susmuşluğum…
Sen benim, kendimi unutmuşluğumdun,
bilincimden düşmüşlüğüm bıraktı her yeri sana,
ben çıktım aradan,
içimdeki aşk Seni çoğaltan, beni azaltan…

Sen benim yağmurumdun,
içimi yollar boyu yıkayan.
Duru bir yalnızlıktı ellerime bıraktığın,
bu selden bana miras kalan…
Bir Sen vardın yüreğimin uçsuzluğunda,
bir de izler;  gözlerimin Sen bakışında…

Sen benim sözümün bittiği yerdin,
aşkın sükuta vurduğu son yeminimdin.
Gözyaşımdın en günahsız yanımla,
asla unutmadığım, asırlarca…
Sen benim gözümden sakındığım,
Sen benim; sevmeye bile kıyamadığımdın.

Yorumlar kapalı.